Arda Erel Books






Yüz Yüze
- 240 pages
- 9 hours of reading
Paperback. 13,50 / 21,00 cm. In Turkish. 240 p. "Her Sey Sana Aklimda Bir Oda Vermemle Basladi." Arda Erel ilk psikolojik romani Sarsinti'nin ardindan devam romani Yüz Yüze ile gözlerini bu kez topluma çevirirken, görünenle yasananin ayrimini mahremiyet düzleminde inceliyor. Kitleleri, toplumsal bakis açilarini, ötekilestirilenleri, tarih boyunca degismeyen ailedeki iktidar zeminini ve toplumun statüsel yaklasimlarini kadinlar ve erkekler üzerinden sorguluyor. Ask, hiçbir zaman ne öylesineymis ne de bos yere. Aciysa, ne geçmisteymis ne de gelecekte. O halde aski acidan özgürlestirmek için, herkes birbiriyle yüz yüze gelmeli nihayetinde. Yüz Yüze, hayattaki dügümlerini çözüp kendi yolculuguna yürüyenlere dair bir roman.
Senin Icin
- 208 pages
- 8 hours of reading
Söylediklerim kadarını biliyorsun. Bir de hissettirdiklerini bilsen..." "Hayatımın en kötü döneminde içimden bir ses internette yazmamı söyledi. Belki yalnız olmadığımı görmek istiyordum, belki de başkalarına, 'Bak Arda da benim yaşadıklarımı yaşıyor,' dedirtmek için istiyordum yazmayı." İçindeki sese kulak verip yazmaya başlayan Arda Erel'in o günden sonra sosyal medyada takipçi sayısı bir milyona ulaştı. Çırılçıplak aktardığı hisleri samimiyetinin de etkisiyle binlerce yüreğe dokundu. Başına gelen her kötü şeyin daha iyisi için zemin oluşturduğunu düşünen Arda, Senin İçin bu kitabı yazdı. Elinde tuttuğun bu kitabı nereye koyduğunu unutma, çünkü ne zaman kendini kötü hissetsen o sana omuz olacak.
“Mesafeli durduğumuz konular, sadece ideolojileri, fikirleri, yaşantıları içermiyor; neye mesafeliysek, o mesafelerin bedensel sembolü olarak gördüğümüz insanlardan da uzak duruyoruz. Oysa hepimizin bir arada yaşamak gibi bir sorumluluğu var ve bu sorumluluk sadece bize benzeyene, bizimle aynı fikirde, aynı dinde, aynı cinsiyette, aynı sınıfta, aynı kültürde olana karşı değil; bize hiç benzemeyene karşı da bir sorumluluktur. Herkesin herkesi kendisine benzetmeye çalışarak sadece benzerleriyle yakın bağ kurduğu bir toplumda, farklı olanlar tehdit olarak algılanabilir. Ama tanışıklığın çok olduğu bir toplumda, kimlikler ötekileştirilmeden, huzurla ve birlikle yaşamak mümkündür. O hâlde bugün, tam da şimdi, sorular sormaya, konuşmadıklarımızı konuşmaya başlamalıyız...” Arda Erel, toplumu var eden dille ve hem ayrıştırmayı hem de birleştirmeyi başarabilen kelimelerle zamanın kaydını tutuyor. Aşk ve toplum üzerine yazdığı denemelerle tüm okurlarını konuşmaya, duvarları yıkarak aynı gökyüzünün altında buluşmaya davet ediyor...
Bu hayata bir kere geliyoruz ve gelmemizin amacı bir arayıştır bana göre. Bak etrafına. Huzur arayışında biri, diğeri para arayışında, başka biri aşk, ötekisi sağlık...Ben bu arayışıma çocukken başladım. İlk önce dışarıda aradım, sonra döndüm içime, kalbimde aradım. Yolculuk yaptım insanların hayatlarında. Koştum hayattan hayata. Ama en önemlisi, içine dönmekmiş.En son da içime yaptığım yolculukla birleştirdim tüm parçaları... Ve aradığımı buldum sonunda... Sonra istedim ki, bu arayışım bir kitap olsun ve ulaşsın binlerce kalbe... Hayat yolculuğunda kalbine misafir olmayı çok isterim...
Bir şeyler yolunda gitmediğinde, sen kendi yolunda gitmiyorsun demektir. Hayat sana armağan edilmişken, sen o armağanı yaşayamıyorsun demektir.Toplum, ailen, arkadaşların ya da sevgilin… Kendini birilerinin dediklerine göre şekillendirdikçe, kendinden uzaklaştığının farkında mısın? Benliğinden, isteklerinden, arzularından kopuyorsun. Başka bir sen yaratıyorlar, sen de “o” oluyorsun. Özüne in. Kendine koş. O zaman sen de düzelirsin, gittiğin yol da.Kendine iyi bak…
